(DOĞUM SONRASI DEPRESYON)

Depresyonun meydana gelişinin en beklenmedik zamanlarından birisidir belki de hamilelik sonrası zamanda.. “Hadi canım, dünyalar tatlısı bebeğe sahip olan bir insan depresyona girer mi hiç!!” demeyin.. Oluyor..

Postpartum depresyon (PD),  namıdiğer doğum sonrası depresyon nedir öncelikle ona bakalım.

Doğumun gerçekleşmesiyle postpartum olarak adlandırılan yeni bir dönem başlar. Gebelikle meydana gelen fizyolojik, psikolojik ve sosyal değişiklikler, postpartum süreçte altı hafta içerisinde gebelik öncesi eski hallerine geri döner. Doğum sonrası dönemde ilk 10 gün, özellikle ilk üç-beş gün öfke, ağlama, iştahsızlık, uykusuzluk, hızlı duygusal değişim, baş ağrısı gibi depresyon belirtilerinin yaşanması postpartum hüzün olarak adlandırılır. Amerikan Psikiyatri Birliği, yapılan çalışmalara göre, postpartum dönemde postpartum hüzün geçiren kişiler için bu hüznün PD’ye dönüşme olasılığını arttırdığını ifade etmiştir. Yani postpartum hüzün öyküsü olanlar, PD geçirme açısından risk altındadırlar. PD’nin yaşanmasının nedenleri arasında uyum sürecinden, aşırı uyarılmadan, hormonal değişikliklerden bahsedilebilir. Belirtilerin geçmemesi durumunda, postpartum depresyon başlangıcı söz konusu olabilir.

PD, doğum sonrası ilk dört hafta içinde belirtilerin başlaması ile tanımlanan depresyon sürecidir. Depresif sürecin başlayabilmesi için en az beş semptomun bulunması gerekmektedir. Bu belirtiler; çökkün duygudurum, ilgide azalma, zevk almama, uykusuzluk çekme ya da aşırı uyuma, kilo kaybı ya da kilo alma, bitkinlik ya da enerji düşüklüğü, ajitasyon ya da yavaşlama, değersizlik ya da uygunsuz suçluluk hissetme, odaklanmakta güçlük çekme ya da kararsızlık yaşama, yineleyici ölüm düşünceleridir. Bu semptomlar günün büyük bir bölümünde, neredeyse her gün, iki hafta boyunca devam etmelidir. Çökkün ruh hali ya da ilgisini yitirme ve zevk almama gibi önceki sosyal ve/veya işlevsellik düzeyinde bir değişiklik olmalıdır. Yani eski yapılan şeylerden keyif alınmaz, sosyallik ve işlevsellik düzeyinde düşüş gözlenir.

Hafif ve orta düzeyde PD’si olan annelerin, destek arayışında olmayışları, yaşadıklarının bir bozukluk olduğunu düşünmemeleri ve nereye başvuracakları hakkında fikir sahibi olmadıkları için, bu durum PD’si olan annelerin ruhsal durumlarının daha da ağırlaşmasına sebebiyet verebilmektedir. Ağır düzeyde postpartum depresyonu olan annelerde, yetersizlik hissi, suçluluk hissetme, cezalandırılmayı hak ettiğini düşünme görülebilir.

PD dönemlerinin %50’si aslında doğum öncesi başlar ve bu dönem ‘peripartum’ olarak adlandırılır. Bu dönemlerde depresyon geçiren kadınlar çoğu zaman ağır kaygı ve panik atak geçirirler. Yani hamilelik döneminde başlayan depresyon belirtileri ilerledikçe, tedavi edilmedikçe ağırlaşır ve PD gelişmesine sebebiyet verir. Bazı PD geçiren kadınlarda psikotik özellikler de görülebilir. Bu dönemler, en çok bebeği öldürmenin görüldüğü dönemlerdir. Psikotik özellik gösteren PD sürecinde, bebeği öldürme ile ilgili komut sanrıları ya da bebeğin içine şeytan girdiği sanrıları yaygındır. Bu sanrılar olmaksızın başka psikotik belirtiler de görülebilir.

Araştırmalara göre, kadınlar 3 farklı nedenden dolayı PD’yi saklama ihtiyacı hissedebilirler; postpartum depresyon doğum sonrası annelik sürecinde normal karşılanmakta veya belirtiler uykusuzluk ve yorgunluğa bağlanmaktadır; ikinci olarak, postpartum depresyonu olan kadınlar toplum tarafından damgalanma korkusuyla tedavi görmeye yanaşmamakta ve belirtileri saklamaktadır; infertilite geçmişi olan kadınlar uzun zaman sonra bebeğine kavuştuğunda durumundan yakınmasıyla başkaları tarafından yargılanma korkusuyla içten içe kontrol altında tutmaya çalışıp olumsuz etkilenebilmektedirler.

Postpartum dönemde görülen depresyon, sadece anneyi değil, aynı zamanda bebeği ve aileyi de olumsuz etkileyebilmektedir. PD geçiren anneler bebekleri ile bağ kurmakta zorlanabilirler ve bu durum bebekleri ileri yaşlar için birçok alanda olumsuz bir şekilde etkileyebilir. Anneleri ile güvenli bağ kuramayan bu bebekler, davranışsal, bilişsel ve duygusal alanlarda güçlükler yaşayabilirler.

PD geçiren anneler, hayatlarının bir daha eskisi gibi olamayacağını düşünebilir, çocuk bakımı ve sorumluluklarını sıkıcı, bunaltıcı bulabilir, çocuklarına karşı daha az şefkat gösterebilir, fiziksel ve ruhsal olarak kendilerini çocuklarından uzaklaştırabilir ve hatta bazı anneler, çocuklarına zarar vermeyi bile düşünebilirler. Yapılan bir araştırmaya göre, bu annelerin çocuklarının utangaç, agresif, sinirli, daha az yüz mimiği kullanan, az konuşan bir yapıda oldukları tespit edilmiştir.

PD’nin nedenlerinden bazıları şunlardır; evlilik sorunları, ölüm ve ayrılık gibi beklenmedik yaşamsal olaylar, planlanmamış gebelikler, daha önceki gebeliklerde depresyon geçirilmiş olması, yüksek riskli bir gebelik, kayıpla sonlanan gebelik ve doğum deneyimleri, bebek bakımı ile ilgili duyulan kaygılar, kadının ya da eşinin işsiz kalması, sosyal desteğin yetersizliği..

Hep kadınların depresyonundan bahsettik. Sadece kadınlar mı doğum sonrasında depresyona girer? Hayır.. Erkeklerde babalık sürecine adapte olmakta zorlanıp depresyona girebilirler. Burada erkek ya da kadın fark etmeksizin önemli olan depresyonun diğer aile üyelerine de sıçramadan ve aile içi bağları zedelemeden tedavi etmektir.

POSTPARTUM DEPRESYON’UN TEDAVİSİ

PD’si olan bazı kadınlar ilaç kullanmayı içermeyen müdahaleleri tercih edebilirler çünkü ilaçla tedaviye maruz kalmak istemeyebilirler. Gebelik ve postpartum süreçte ilaçların bebeğe olan yan etkilerinden dolayı da psikososyal müdahaleler ve Bilişsel Davranışçı Terapi gibi psikoterapilerin önemi artmaktadır.

PD’si olan kadınların eşleri tarafından destek alıp almadığı da göz önünde bulundurulmalıdır. Eş tarafından destek alınmaması durumunda PD’yi arttırabileceği gibi, PD’nin de eşler arasındaki ilişkiye olumsuz etkileri olabilir. Bu nedenle, eşler arasında anlaşmazlık olması durumunda aile terapisi de önerilebilir.

Sadece eş değil çevreden alınan sosyal destek de postpartum dönemde oldukça önemlidir. Hem gebelik ve doğum sonrası dönemde annelik sürecine adapte olmayı kolaylaştırır, hem de postpartum depresyon üzerinde iyileştirici bir etkendir.