Öncelikle “Psikoterapi ne değildir?”den başlayalım. Psikoterapi;
- Sohbet etme, sadece dertlerini anlatıp gitme yeri değildir. Eğer sizin süreciniz böyle gittiyse yanlış kişiye başvurmuşsunuz demektir.
- Çevrenizdekilerle konuşup teselli almak gibi de değildir. Çünkü etrafınızdakiler olaylara objektif bakmak yerine sizin tarafınızda olacaktır ve durumlarla baş etmek için gerekli kapasite ve tekniklere sahip olmayacaklardır, sadece genel geçer önerilerde bulunacaklardır.
- Çocukluğunuzu anlattığınız ve terapistin size tavsiyeler verdiği bir süreç de değildir.
- Danışanın rahatladığı ve terapisti tarafından onay gördüğü bir yer hiç değildir. Çünkü amacımız danışanın yaşadığı problemlerle yüzleşip nasıl başedebileceğini öğrenmesidir. Bu süreç rahatlayarak ilerlemiyor maalesef.
- Terapistin elinde sihirli bir değnek yoktur ki, danışanda hemen bir iyileşme görülsün. Tedavinin işe yaraması için danışanın da emek harcaması gerekir.
- Terapistin kendinden bahsettiği ya da kendi merakı ile ilgili danışana sorular sorduğu bir süreç değildir.
- Terapist danışan adına kararlar almaz, yapıp yapmaması gerekenleri söylemez.
- Birkaç seans içinde belirtilerin ortadan kalkmasını beklemek gerçek dışı olur. Herkesin yaşadığı problemin düzeyi farklıdır ve bu düzeye göre seansların sayısı azalabilir de, artabilir de…
Şimdi asıl sorumuz “Psikoterapi nedir?”
- Psikoterapi sürecinde hedef; danışanın kendisini daha iyi anlaması, üstesinden gelmekte zorlandığı sıkıntının kaynağını dair farkındalık kazanması, yeni davranış ve düşünce kalıplarıyla yeni baş etme becerileri geliştirmesidir.
- Aslında terapi sürecinde, terapist danışanı iyileştirmez, olayları objektif olarak değerlendirir ve muhtemel seçenekleri görebilmesi için danışana rehberlik ederek ışık tutar. Danışan da terapi sürecinde öğrendiklerini yaşamının tüm alanlarında uygulamaya koyar ve emek harcarsa karşılığını alır. Bir nevi, araba kullanmayı öğrenen sürücü adayları gibi, danışan da şoför koltuğunda ve terapist eşliğinde hedefe doğru ilerler.
- Danışanı mutsuz eden düşünce ve davranışların yerine daha işlevsel ve kendisini mutlu edecek düşünce yapıları geliştirmesine yardımcı olunur.
- Terapi sürecinde, işbirliği ve güven çok önemlidir. Danışan, terapistine güvenmediği sürece bir fayda alamaz.
- Bilimsel bir sürece dayanır. Her seansın bir gündemi olmalıdır. Danışan seans sonunda bir şeyin farkındalığını kazanmış olmalıdır ve terapiden aldıklarını günlük hayatında da uygulamalıdır.
- Sadece, psikoterapi eğitimi almış psikiyatrist ya da klinik psikoloji alanında yüksek lisans yapmış kişiler tarafından uygulanır.
- Danışan hakkında gerekli analizler yapılarak kişiye uygun bir terapi ekolü seçilip danışan ile paylaşılır ve gerekli müdahaleler yapılır.
- Seanslar, en az haftada bir olur ve genellikle 50 dakika sürer.
- Psikoterapide etik ilkeler çok önemlidir. Gizlilik ilkesine göre, terapide konuşulanlar danışanın izni olsa dahi danışanı korumak adına kimse ile paylaşılmamaktadır. Yalnız gizliliği bozan bazı istisnai durumlar vardır; mahkemelik bir durum olduğunda, kişinin kendisine ve başkasına zarar verme durumları söz konusu olduğunda danışanın bilgisi dahilinde gerekli kişilere bilgilendirme yapılır.
- Terapistin sorduğu her soru bir şeye hizmet etmelidir. Gereksiz sorular sorulmaz.
- Terapi süreci yarım bırakılmamalıdır. Terapinin sonlandırılması karşılıklı anlaşmaya ve danışanın iyilik haline göre belirlenir ve hangi hedeflerin gerçekleştirildiğine dair ayrıntılı bir değerlendirme yapılır.
Terapi Hakkında Önemli Notlar:
- Terapiden fayda alınabilmesi için en önemli şey, danışanın istekli olmasıdır.
- Terapistinize kendinizi tamamen açmazsanız, terapistiniz sizi yeterince anlayamayacaktır ve bu şekilde alacağınız fayda azalır.
- Eğer gerçekten kendinizi iyi hissetmiyorsanız, bunu çekinmeden söylemelisiniz. Terapistimle ilişkimiz bozulmasın şeklinde düşünmeyin, açık olun.
- Terapiden asıl beklentilerinizi açıkça söyleyin. Terapi sürecindeki gidişat sizin hedefinizle uyuşmuyorsa bunu mutlaka terapistinizle paylaşın.
Terapiden Sağlanan Faydalar;
- Gelişime engel olan davranışları değiştirme,
- Özgüven arttırma,
- İletişim becerilerini geliştirme,
- Korku, öfke, yas gibi duygularla baş etmeyi öğrenme,
- Geçmişten gelen acılara karşı artık daha duyarsız olma,
- Gelecek ile ilgili hedefler belirleme,
- İç görünün artması,
- Olumsuz düşünce kalıplarının yerine olumlu olanlarını benimseme,
- Ruhsal bozukluk belirtileri ile baş etme,
- Problem çözme becerilerini geliştirme olarak sayabiliriz.
Unutmayalım ki; “Sorun; ne kadar derine düşmen değil, düştükten sonra nereye zıplayacağındır.” (R.P.Richer).