PANİK ATAK NEDİR? HER PANİK ATAK GEÇİREN PANİK BOZUKLUĞA SAHİP MİDİR?

Panik atak, herhangi bir neden olmaksızın, aniden ortaya çıkan şiddetli korku ve kaygı durumudur. Panik atak belirtileri kişiden kişiye değişebilir. Bu belirtiler;

  • Çarpıntı
  • Terleme
  • Titreme ya da sarsılma
  • Nefes darlığı
  • Soluğun kesilmesi
  • Göğüs ağrısı
  • Bulantı ya da karın ağrısı
  • Baş dönmesi ya da bayılacakmış gibi olma
  • Derealizasyon (gerçek dışılık duyguları) ya da depersonalizasyon (benliğinden ayrılmış gibi hissetme)
  • Kontrolünü kaybedeceği korkusu
  • Ölüm korkusu
  • Uyuşma ve karıncalanma duygusu
  • Üşüme, ürperme ve ateş basması

Bu belirtilerden dört tanesinin varlığı çoğu zaman panik atak için yeterlidir. Belirtiler meydana geldiğinde, kalp krizi geçirme, bayılma, ölme korkusu ile hemen acile başvururlar. Ancak yapılan tetkikler doğrultusunda, herhangi bir sağlık sorunu yok ise, psikolojik olduğu ortaya çıkar.

Her insan hayatında bir kere panik atak geçirebilir. Ancak bir kere panik atak geçirmek, panik bozukluğa sahip olmak demek değildir. Panik bozukluk tanısının konabilmesi için de bu belirtilerin panik ataktan en az bir ay ya da daha fazla devam etmesi gerekmektedir. Ayrıca, panik bozukluğu olan kişiler; kalp krizi geçirme, denetimini yitirme, çıldırma gibi korkularından dolayı günlük işlevlerini yerine getirmekte zorlanırlar, panik atağı geçirmekten kaçınmak için tasarlanmış davranışlar gösterirler.

Panik bozukluk dışında; depresyonda, travma sonrası stres bozukluğunda, madde kullanımında ya da birtakım sağlık durumlarında (örn; kalple ilgili, solunumla ilgili, mide-bağırsakla ilgili,..vb. gibi) da panik atak geçirilebilir.

Panik atak geçiren kişiler, her an panik atak geçirme korkusu yüzünden ve bu kaygılarıyla baş edebilmek için yeni davranışlar geliştirirler; bilmedikleri yerlere gitmeyi tercih etmezler, evlerinden fazla uzağa gitmezler, sık sık bedenlerini dinlerler, destek olması için yanlarında birinin olmasını isterler, işe gitmekten, dışarı çıkmaktan, kapalı ortamlara gitmekten kaçınabilirler. Halbuki bu davranışlarla birlikte hayatlarını iyice kısıtladıklarının farkında olmayabilirler.

Panik ataklara bazen agorafobi (alan korkusu) eşlik edebilir. Agorafobi eşliğinde panik bozukluğu olan bireyler; açık alanlardan, alışveriş merkezlerinden, kalabalık içerisinde, sinemalarda ve ya dar, kapalı odalarda bulunmaktan, trenle, otobüsle ya da uçakla seyahat etmekten korkarlar. O yüzden, bu tip yerlere gitmekten kaçınırlar, çıkışa daha yakın yerlere oturmayı tercih ederler ve oralarda bulundukları süre boyunca yoğun korku ve kaygı yaşarlar.

Gelelim ilaç kısmına.. Panik bozukluk için kullanılan ilaçlar bir nevi sakinleştirici niteliğindedir ve bu şekilde panik ataklarınızı durdurur. İlaç kullanımından bir süre sonra vücut alışır ve başlardaki etkiyi göstermez. Bu yüzden bazı kişiler ilaç kullanmaya devam etse bile tekrar panik atak yaşayabilirler.

PANİK BOZUKLUĞUN TEDAVİSİ..

Ruhsal bozukluklarda tedavisi en kolay olanlardandır. Düşünce, duygu ve davranış üzerinde çalışılan bilişsel davranışçı terapinin panik bozukluğun tedavisinde etkililiği araştırmalar tarafından kanıtlanmıştır. Araştırmalara göre, ilaç yerine, bilişsel davranışçı terapi alan kişiler 6 veya 8 seansta iyileşebilmektedirler. Yine araştırmalara göre, bilişsel davranışçı terapi alan 10 kişiden sadece 1’i tekrar panik atak yaşarken, ilaç tedavisi gören 10 kişinin 8’i tekrar panik atak yaşamaktadır.

Peki bilişsel davranışçı terapi ile panik bozukluk tedavisinde neler yapılır? Öncelikle korku ve kaygıya neden olan düşünceler ele alınır.. Bu düşünceler genellikle panik atak belirtilerinin yanlış yorumlanması ile oluşur ve yeniden yapılandırılır. Ayrıca, korkuya, kaygıya neden olan durumlardan, yerlerden kaçınma davranışları üzerinde çalışılarak kişinin korkuları üzerine gitmesi sağlanır. Böylelikle, kişinin daha kaliteli bir yaşam sürmesi hedeflenir.